“Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kaşaneler gördüm
Dolaştım mülk-i İslamı bütün viraneler gördüm”
Ziya Paşa, Gazel (1870)
Hazırlık Dönemi ve İlk Denemeler
Dünyanın beraberinde getirdiği değişim süreci Osmanlı tarafında birçok yenilgi ve bozguna uğrayınca dönemin Osmanlı Aydınları ve yönetim üniteleri Batı’nın fikri ve teknolojik gelişiminden ilk olarak da askeri alanda iş birliği sağlamak için birtakım adımlar atmışlardır. Ancak bütün bu gelişmeleri dönemin şartlarına ayak uyduramamış Osmanlı’nın zorunlu olarak attığı adımlar şeklinde nitelendirebiliriz.
Osmanlı’nın yapacağı bu işbirliklerindeki amacının temelinde 1699 Karlofça ve 1718 Pasarofça Anlaşmalarının verdiği toprak kayıplarını durdurmak ve kaybedilen yerleri tekrardan ele geçirmek yatıyordu. Özellikle o dönemin Rusya İmparatoru Büyük Petro’nun zekice bir modernleşme sistemi uygulayarak ülkesini refah seviyesi olarak Avrupa standartlarına yükseltmesi ve Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa tecrübesi de Osmanlı yöneticileri açısından birer motivasyon kaynağı oldular. Bu motivasyonun ilk dışavurumlarını Damat İbrahim Paşa döneminde Batı ülkelerine gönderilen elçilerde görüyoruz. 1719’da Viyana’ya gönderilen bir elçilik heyetinden sonra 1721 yılında da Paris’e Yirmisekiz Mehmet Sait Efendi elçi olarak gönderilir.
Bu elçi heyetleri sadece Osmanlı tarafında değil Batı tarafında da önemli birtakım gelişmelere neden olurlar. Çünkü ilk olarak bu elçiliklerle birlikte Batı-Osmanlı arasında ilk ciddi temas kurulmuş, kültürel birikim ve paradigmalar paylaşımı gerçekleşmiştir. Osmanlı’nın hali hazırda Batı’da uyandırdığı merak ve ihtişam elçilik heyetleri ile birlikte hat safaya ulaşmış, Paris’de 1721 yılında başlayan ve 40 yıl sürecek meşhur “turqia” modasını doğmasını sağlamıştır (Lewis 1984: 47). Ancak Osmanlı’nın çeşitli konularda aldığı yaralar sonrasında Batı’daki Osmanlı ilgisini söndürmüştür.
Bu kültürel paylaşımın o dönem Osmanlı Padişahı olan 3. Ahmet zamanında da yansımalarını görüyoruz. Daha çok bahçe, saray tezyinatı şeklinde karşımıza çıkan hareketlenmeler Lale Devri olarak adlandırılmaktadır. Ancak sonrasında 1730 yılında İran’ın Osmanlı’ya karşı zaferini ve bu dönemde halkın frenk tarzı’na (Lewis 1984: 48) olan nefretini iyi kullanan, onları galeyanan getiren Patrona Halil İsyanı patlak verir, Lale Devri son bulur.
Bu kültürel yakınlaşmanın Osmanlı’ya tabi ki de olumlu bir geri dönüşü de olur: (1727) İbrahim Müteferrika’nın dini eserlerin basılmayacağı şartı ile -Yirmisekiz Mehmet Çelebi de bizzat yardımcı olmuştur- matbaayı Osmanlı’ya getirmesi (Uzunçarşılı 1983: 516). Yurtdışından getirilen matbaa ile ilk basılan eser Van Kulu Lügati (1729) olmuştur. Ayrıca Katip Çelebi’nin Cihannüma’sı (1732), Naima Tarihi (1734), Raşid Tarihi (1741) ve Farsça’dan Türkçe’ye Ferheng-i Şuuri (1742) adlı sözlük; 14 kitaplık bu ilk serinin önemli eserlerindendir.
Okullar-Tercümeler-Gazeteler
Okullar
Modernleşme bağlamında ilk olarak pozitif bilimler ile ilgili okullar açıldı:
- 1773, Mekteb-i Riyaziye,
- 1776, Hendese Odası (Mühendislik Okulu),
- 1783, Mühendishane-i Bahr-ı Hümayun
(Bostan 1992: 70)
2. Mahmut birçok kara ve deniz harb okulu öğrencisini tahsilleri için Avrupa’ya göndermiştir.
- 1827, Mekteb-i Tıbbiyye,
- 1831, Mızıka-yı Hümayun Mektebi,
- 1834, Mekteb-i Ulum-ı Harbiye
“Burada Fransızca olarak fenn-i ve tıbbı tahsil edeceksiniz… Sizlere Fransızca okutmaktan benim muradım Fransızca lisanı tahsil ettirmek değildir. Ancak fenn-i tıbbı öğretip refte refte kendi lisanımıza almaktır. (…) hocalarınızdan ilm-i tebabeti tahsile çalışın ve tedricen Türkçe’ye alıp lisanımız üzre tedavülüne sayeyleyin.”
(Ünver 1999: 940-941) 2. Murat, Mekteb-i Tıbbiye’nin Açılış Konuşması
Tercümeler
17. yüzyılın ilk çeyreği, Tezkereci Köse İbrahim Efendi, Fransız astronomlarından Noel Duret’nin 1651’de Paris’te basılmış eserini “Secencel el Eflak fi Gayet el-İdrak” adıyla önce Arapça’ya sonra Türkçe’ye çevirir (İhsanoğlu 1992: 340).
- İbrahim Müteferrika dönemin sultanınca istenen Andreas Cellarius’un “Atlas Celestis” adlı eserini Türkçeye çevirir.
- Şanizade Ataullah Efendi, 1812 yılında Baron von Storck’un devrin en gözde eseri sayılan çalışmasını, “Miyar’ül-ettiba” adıyla; Hekimbaşı Behçet Efendi İtalyan Antonio’dan “Çiçekaşısı ve Kolera Risaleleleri” ile “Ruhiyyat Risalelerini” çevirir.
- Münif Paşa Volteri Fenelon ve Fontel’den seçilmiş felsefi diyalogları içeren “Muheverat-ı Hikemiyye” (1859) adlı çevirisi ve Yusuf Kamil Paşa’nın Fenelon’un “Telemaque” (1859) adlı eserini çevirmesi bu tercüme hareketlerinin zeminini hazırlar.
“Sureta nakli hikayet görünür
Lakin erbabına hikmet görünür”
Dönemin Eğitim Bakanı Kemal Efendi, Telemaque sunusunda…
- 1859’da Ceride-i Havadis’te Victor Hugo’nun “Sefiller’i” “Hikaye-i Mağdurin” adıyla tercüme edilir.
- 1864’te Ahmet Lutfi Efendi, Daniel Defoe’un “Robenson Cruzoe” adlı eserini çevirir.
- 1871-1873 yıllarında Teodor Kasap, Türk Edebiyatında ilk büyük tercüme romanlardan “Monte Cristo’yu” ve 1872 yılında da Lesage’dan “Topal Şeytan’ı” dilimize kazandırır.
- Ziya Paşa Jean Jack Rousseau’dan Emil (1870) ve Moliere’den “Riyanın Encamı” (1881) adlı çevirilerini gerçekleştirir.
- Ahmet Vefik Paşa’nın “Tartuffe”, “İnfial-i Aşk”, “Don Juan”, “Adamcıl” gibi meşhur Moliere çevirileri ve “Zor Nikah”, “Zoraki Tabip”, “Tabib-i Aşk”, “Dekbazlık gibi” yine Moliere uyarlamaları ile Recaizade Mahmut Ekrem’in Chtaubriand’ın “Atala” (1873) ve Bernardin de Saint Piere’nin “Pol ve Virjini” çevirileri yine önemli tercümelerdendir.
“Batılılaşma bağlamında bizi bekleyen bir yeni tehlike ise, Arap ve Fars’ın öyküleriyle kemikleşmiş olan ve hiç bir yaratıcı özgünlük taşımayan bu model tekrarlamacılığının bu sefer Avrupa anlatılarına yönelmesiydi. Avrupa’da yapılan çeviriler, Türk Edebiyatının yeni bir yol ayrımına getiriyordu; ya kendisi olmak için olay, izlek ve insan kaynaklarına dönme ya da uyarlama kolaylığına sığınarak kötü bir öteki kopyası olmaktı…”
Gazeteler
- İlk gazete 2. Mahmut döneminde Takvim-i Vekayi (1831) adıyla çıkar. Daha çok Asakir-i Mansure-i Muhammedi’deki ilerlemeler, askerlik eğitimi, iç isyanların bastırılması ve Avrupa’daki bilimsel gelişmeler hakkında yazılar bulunur.
“Bu ilk yıllarda iktidar mevkiinde bulunanların hiç biri memleket içinde matbuatın kuvvetinden istifadeyi ciddi surette düşünememiş”
Ahmet Hamdi Tanpınar (Tanpınar, 1988: 147)
- 1840’da Churchill ilk özel gazete olan Ceride-i Havadis’i çıkarır.
Churchill, “Ceride-i Havadis’te kullandığı Ermeni iktisat yazarlarla İngiliz çıkarlarının örtülü bir şekilde Osmanlı kamuoyuna benimsetmeye çalışır.”
(Önsoy 1987: 91-93)
- 1860 yılında Agah Efendi tarafından-ancak büyük oranda Şinasi’nin yönettiği- Tercüman-ı Ahval gazetesi çıkar. Ayrıca ilk tiyatro eserimiz olan “Şair Evlenmesi” de bu gazetede tefrika edilmiştir.
- Şinasi, Agah Efendi ile yaşadığı tartışmalar nedeniyle gazeten ayrılarak 1862 yılında kendi özel gazetesi olan Tasvir-i Efkar’ı çıkarmaya başlar. Ayrıca Tasvir-i Efkar’ı 1865’ten itibaren iki yıl da Namık Kemal çıkarmıştır.
- Ali Suavi, Muhbir (1867).
- Namık Kemal ve Ziya Paşa Londra’da Hürriyet Gazetesini kurmuşlardır (1868).
- Namık Kemal, İstanbul’da düşünce yazılarını yayınladığı İbret (1871) Gazetesi.
- Ahmet Mithat’tan Devir (1872), Bedir (1872) ve birçok romanı tefrika olarak yayınladığı Tercüman-ı Hakikat (1878).