ANKSİYETE NEDİR?

Anksiyete bozukluğu şiddetli bir korku ve panik duygusudur. Komik duruma düşmekten ve rezil olmaktan korkma, başına kötü şeyler geleceği hissine kapılma sonucunda titreme, terleme ve çarpıntı gibi nedenlere bağlı olarak  meydana gelir. Beklenen önemli olay sona erdiğinde korku, panik ve anksiyete duyguları da sona erer. Toplumun %18’ini etkisi altına alan bu problem daha çok arttığında ise hastalık seviyesine gelebilmektedir.

Birçok insanda iş, işsizlik, para sıkıntısı, sınav stresi, aile, çocuklar gibi nedenlere bağlı olarak kaygı oluşabilir. Kaygı duyulması normal olduğu gibi, kişinin günlük olaylarla baş etmesi ve kişinin bir tehlike anında hızlı kara vermesi gibi etkileri ile de gerekli bir histir. Bu hissi herkes yaşar ve çoğu zaman normal sınırlardadır ve baş edilebilir bir histir.

Kişi, korku ve panik duygusunu beklenen olay geçtikten sonra bile yaşam kalitesini bozacak düzeyde hissediyorsa kişide bir anksiyete problemi olduğundan söz edilebilir. Kaygı hissi aşırı ve süreklidir. Kaygının yaşanmaması gereken sıradan durumlarda da kişi yoğun kaygı ve endişe hisseder. Anksiyete bozukluğu yaşayan kişilerde kaygı, endişe ve korku hissi gündelik işlerini yapamayacak, hayatlarını olumsuz etkileyecek düzeydedir.

Anksiyete bozukluğu olan kişilerde endişe ve kaygı hali en az altı ay devam eder ve bu altı ayda her gün yoğun bir şekilde endişe ve kaygı hissederler. Anksiyete bozukluğu görülme oranı %6 civarındadır. Daha çok ilerleyen yaşlarda meydana gelen bir rahatsızlıktır.

Anksiyete bozukluğu farklı şekillerde gelebilmektedir. Bazı anksiyete bozukluğu çeşitleri:

  • Agorafobia: Kişinin anksiyete gibi bir durumu yaşaması sonucunda hızlıca yardım göremeyeceğinden korkmasıdır. Bu rahatsızlığı olan kişiler sinema salonları, doğa aktiviteleri, toplu taşıma araçları gibi doktora uzak olan yerlerde bulunmak istemez.
  • Panik Bozukluğu: Ansızın sebepsiz bir şekilde veya herhangi bir kaygı durumuna bağlı olarak ortaya çıkan, panik ataklarla seyreden klinik bir bozukluktur.
  • Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB): Yaygın anksiyete bozukluğu, insanların günden güne yaşadığı normal stres durumlarındaki kaygıdan çok daha fazlasıdır. Kroniktir ve hastalar genellikle herhangi bir sebep olmadan şiddetli endişe ve gerginlik yaşarlar. Bu hastalığa sahip olan kişiler genellikle sağlık, para, aile ya da iş hakkında aşırı endişe, korku durumlarını yaşarlar . Yaygın anksiyete bozukluğu olan kişiler endişelerinin çoğunun yersiz ve dikkate alınmaması gereken durumlar olduğunu bilmelerine rağmen yine de bu durumları yaşamaktan kendilerini alıkoyamazlar.
  • Sosyal Fobi: Kalabalık ortamlarda kişilerin küçük düşürülme ya da aptal duruma düşme korkusu yaşamasıdır. Bu rahatsızlığı olan kişiler, kalabalıkta yüksek sesle konuşmaya, yemek yemeye ve davetlere katılmaya çekinmektedir. Kendine güvenme noktasında sorun yaşarlar ve  yaşadıkları çevreye göre hareketlerini kısıtlarlar.
  • Travma Sonrası Stres: Travmatik bir olay sonrası hissedilen korkular ve bedensel tepkilerdir. Kişiler bu korkunç olayları tekrar gözünün önüne getirerek yeniden yaşamaktadır. Fiziksel ağrılar ve uykusuzluk, travma sonrası stres yüzünden ortaya çıkabilen durumlardandır.
  • Madde Kullanımının Sebep Olduğu Anksiyete Bozukluğu: Alkol ve uyuşturucu madde kullanımına bağlı olarak yaşanan yoksunluk hissinin yarattığı anksiyetedir. Ayrıca muayene amaçlı kullanılan geniş bir ilaç grubu da duyarlı bazı kimselerde anksiyete yaratabilmektedir.
  • Hastalıklara Bağlı Anksiyete Bozukluğu: Bazı durumlarda bireyin yaşadığı hipertiroid, hipotiroid, B12 eksikliği, KOAH ve parkinson vb. tıbbi durumlara anksiyete eşlik edebilmektedir.
  • Özgül Fobiler: Bazı nesne ve durumlara karşı duyulan mantıkdışı, aşırı, anlamsız korkulardır. Özgül fobilerde, birey hangi durum ve nesneye karşı fobi geliştirdiğinin farkındadır. Ama bu durumlar sosyal hayatta genelde huy, kişilik özelliği olarak değerlendirildiği için bireylerin tedaviye başvurma oranları oldukça düşüktür.
  • Saplantı Bozukluğu (Obsesif Kompulsif Bozukluk): Tekrar eden takıntılı ve saplantılı davranışlardır. İstem dışı oluşan ve gelişen düşünceler yüzünden kişiler devamlı korku halindedir. Bu düşünceleri bastırmak için kişiler devamlı ellerini yıkar, kapının kilidini ve ocağın kapalı olup olmadığını kontrol eder. Toplumda bu durum “takıntı” olarak değerlendirilse de aslında psikolojik hastalıklardan bir tanesidir. Eğer kişiler takıntı olarak adlandırılan bu ritüelleri gerçekleştirmezse anksiyete daha fazla kötüleşebilir. Zaman alan bu saplantılar yüzünden kişiler yapması gerekenleri yapamaz ve daha çok yorulur.
  • Panik Atak: Hayati bir durum olmamasına rağmen kişide kuvvetli bir endişe ve korku hissettiren rahatsızlıktır. Panik atak belirtileri çok şiddetli olduğundan, panik atak geçiren kişiler felç ya da kalp krizi geçiriyormuş hissine kapılabilir. Panik atak durumu ortaya çıktığında kalp atışı ve kalp nabız atışı hızlanmaktadır. Anksiyete ile panik atak belirtileri birbirine benzese de farklı sorunlardır. Anksiyetede sürekli devam eden tedirginlik vardır ve bilinçaltında devamlı kendini hissettirir. Panik atakta kişi kendini saldırıya uğramış ve tehlikede hisseder, bayılacağını sanır, kalbi hızlı atar ve nefesi kesilir. Ataklar birkaç dakika ya da birkaç saat sürebilmektedir.

Anksiyete Bozukluğu Belirtileri

Anksiyete belirtilerini iki başlık altında toplayabiliriz.

Fiziksel Anksiyete Belirtileri:

  • Sersemlik, kalp çarpıntısı, terleme, seğirme, titreme, ishal, idrar sıklığı, nefes darlığı, astım halsizlik, baş ağrısı, uykusuzluk ve kaslarda gerginlik, tiroit problemleri, hipertiroid , odaklanmada zorluk, tekrarlanan karın ağrıları veya ishal, avuç içinin terlemesi, vücutta uyuşma ya da karıncalanma hissi gibi durumlar fiziksel anksiyete belirtileri olarak görülür.

Duygusal Anksiyete Belirtileri:

  • Endişe, tedirginlik, en kötüyü düşünme, sinirlilik, huzursuzluk, şüphecilik, kontrol kaybı, çıldırma korkusu ve ölüm korkusu. Gibi düşünceler duygusal anksiyetenin belirtilerindendir.
  • Sosyal ortamlardan uzak durmak sosyal anksiyete bozukluğunda çok yaygındır ve bu durum erişkinlerin yaklaşık %12’sini yaşamlarının bir noktasında etkilemektedir. Sosyal anksiyeteye sahip insanlar, gruplar halinde veya yeni insanlarla tanışırken son derece utangaç ve sessiz görünebilirler. Bu ve benzeri durumlar duygusal anksiyete belirtileridir.

Yukarıdaki belirtilerden dört ve daha fazlası bir kişide bulunuyorsa bir panik atak teşhisi konulabilir. Dörtten az belirti görülüyorsa “Kısıtlı Panik Atak” olarak tanımlanır. Panik atak aslında kas yapmış kaygı atağıdır. Kişilerin geneli var olan kaygılarda bedensel belirtilerin farkına varmazlar. (Baykız vd 2005).

Anksiyete Bozukluğuna Yol Açan Faktörler

Pek çok ruhsal bozukluk gibi anksiyete bozukluğunun da tam olarak nedeni anlaşılamamaktadır. Bazı kişilerde çok stresli ve travmatik bir olay sonrası gelişebildiği gibi bazı kişilerde de sebep olmaksızın ortaya çıkabilir. Bu alanda yapılan araştırmalar anksiyete (kaygı) bozukluklarında genetik ve çevresel faktörlerin bir arada etkili olduğunu gösteriyor. Anksiyete bozukluklarına yol açan başlıca faktörler;

  • Çocukluk çağında başlayan utangaçlık, davranışlarda tutukluk,
  • Mevcut durumdaki anksiyeteyi daha da kötüleştirebilen kafein veya sigaranın aşırı tüketimi,
  • Çocukluk çağından itibaren stresli yaşam olaylarına maruz kalmak,
  • Kan bağı olan yakın akrabalarda anksiyete bozukluğu teşhisi konması,
  • Aile öyküsünde psikolojik problemler olması,
  • Öğleden sonra tükürükte kortisol seviyesinin artması (Özellikle sosyal kaygı bozukluğu risk faktörleri arasındadır).

Bilimsel çalışmalara göre yaygın anksiyete bozukluğu kadınlarda erkeklere göre iki kat daha fazla görülmektedir.

Anksiyete Tanısı Nasıl Konur?

Kişinin devamlı kaygılı düşünceli olması günlük hayatını ve bununla birlikte sosyal çevresini de etkilemeye başladıysa alanında uzman biri tarafından anksiyete testi yapılması ve tanı konulması gerekmektedir. Yaygın anksiyete bozukluğuna tanı koymak güç olduğu için uzman kişinin soracağı birtakım sorulara samimi ve doğru cevap vermek çok önemlidir.

Anksiyete Tedavisi Nasıl Yapılır?

Psikolojik terapi ve ilaç ile kaygı bozukluğu tedavisi gerçekleştirilmektedir. Bunun için ilk yapılması gereken şey ise psikiyatri uzmanına başvurmaktır. Tedaviye başlamadan önce kapsamlı bir değerlendirme sürecinden geçilmektedir. Anksiyete belirtilerinin; fiziksel hastalıklardan mı yoksa duygusal durumlar yüzünden mi oluşup oluşmadığını anlamak için çeşitli testler ve incelemeler yapılmalıdır.

İlaç Tedavisi: Çeşitli depresyon ilaçları (anti depresanlar), anksiyete anksiyete semptomlarının giderilmesi için kullanılmaktadır.

Psikolojik Terapi: Bilişsel davranışçı terapi ve konuşma terapisiyle, olumsuz düşüncelerin yerine olumlu düşünceleri koymayı öğrenmek mümkündür. Bilişsel davranışçı terapi, kişilerde anksiyeteye sebep olan düşüncelerin köküne inmeyi ve sorunun çözümü için farklı davranış alışkanlıkları edindirmeyi sağlamaktadır.

Anksiyete tedavisi için bu yöntemlerden biri ya da ikisi bir arada da kullanılabilmektedir. Kişiye hangi tedavinin uygun olduğunu anlamak için doktor ve danışan birlikte karar vermektedir. Anksiyete bozukluğu yaşayan birine uygulanan bir yöntem diğer anksiyete bozukluğu yaşayan kişi için uygun olmayabilir.

Anksiyete İle Başa Çıkma Yöntemleri Nelerdir?

Nefes Egzersizleri: Doğru nefes almak, sakinleşme konusunda son derece etkilidir. Nefes egzersizlerini öğrenerek sakinleşmeyi ve yeniden odaklanmayı gerçekleştirebilirsiniz.

Ayağa Kalkma ve Vücudu Dik Tutma: Korku veya tehlike hissedildiğinde bilinçaltından gelen bir dürtüyle öne eğilerek kalbi ve akciğerleri koruma durumu oluşmaktadır. Ayağa kalkmak ve dik durmak, vücuda her şeyin normal olduğu mesajını vererek sakinleşmenize yardımcı olacaktır.

3-3-3 Kuralını Uygulama: Anksiyete krizinin başladığını hissettiğinizde 3-3-3 kuralını uygulayarak sakinleşebilirsiniz.

  • Etrafınızdaki üç şeyin ismini söyleyin.
  • Duyduğunuz üç sesi söyleyin.
  • Vücudunuzu üç bölümünü; parmaklarınızı, bileklerinizi ve kolunuzu oynatın.

Kaygı Randevusu Oluşturma: Sizi kaygılandıran tüm detayları bir yere not edin ve bunları düşünmek için kendinize bir zaman dilimi belirleyin. Böylece tüm gün aynı korkuları yaşamak yerine günün belli zamanını bunun için ayırabilirsiniz.

İçinde Bulunduğunuz Ana Konsantre Olma: Gelecek zamanda olacakları düşünmek yerine şimdi bulunduğunuz zamana odaklanın. Kaygılanmanıza neden olacak bir şeyin olmadığını kendinize hatırlatın. Gelecekle ilgili kaygınızı abartmayın.

Kendinizi Meşgul Edin: Anksiyete krizinin geldiğini fark ettiğiniz anda kendinize meşgul olabileceğiniz şeyler bulmaya çalışın. Yürüyüş yapmak, kitap okumak, film/video izlemek, kaygılı düşünce kalıplarından uzaklaşmanızı ve kontrolü elinize almanızı sağlamaya yardımcı olabilir.

Şekerden Uzak Durma: Fazla şeker tüketimi anksiyeteyi tetiklediği için anksiyete krizinin geldiğini fark ettiğiniz anda şekerli gıdalardan uzak durun. Onun yerine proteinli gıdalar yemeyi ve su içmeyi tercih edin.

Kaynakça:

https://www.memorial.com.tr/saglik-rehberleri/anksiyete-nedir-anksiyete-belirtileri-nelerdir/#quicklink6

http://www.psikolojiportali.com/anksiyete-bozukluklari/

https://www.psikologofisi.com/psikolojik-rahatsizliklar/anksiyete-kaygi

http://saglikloji.com/anksiyete-bozuklugu-nedir-anksiyete-belirtileri/

Eğer Bu Yazıyı Sevdiyseniz Bir Başka Psikolojik Rahatsızlık Olan Bipolar Bozukluk Adlı Yazıyı Okuyabilirsiniz.

Çevir/Translate